Sayfalar

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Marslı - Andy Weir



Marslı - Andy Weir Kitap Yorumu


    Herkese merhaba. Kitap Mevsimi bloguma hepiniz hoş geldiniz. Ben Can. Bugün günlerden Marslı.

    Marslı, Andy Weir'in yazdığı ilk kitap.

    Nasılsınız? İyi misiniz? Ben iyiyim. Her zaman ki gibi yani. Umarım siz de iyisinizdir. Bu gün, burada, bu kitabı yorumlamak benim için bir zevk çünkü ben bu kitaba bayıldım.

    O zaman yoruma geçelim.






Kitap Adı: Marslı
Özgün Adı: The Martian
Yazar Adı: Andy Weir
Çevirmen Adı: Emre Aygün
Sayfa Sayısı: 416
Fiyatı: 25 TL
Puanım: 5/5
Satın Almak ya da İncelemek İçin: D&ROku OkuİdefixKitap Yurdu
Arka Kapak Yazısı:
    Goodreads okurlarına göre 2014'Ün En İyİ Bİlİmkurgu ROMANI! Altı gün önce, Mark Watney Mars'a ayak basan ilk insanlardan biriydi. Şimdi ise, orada ölmesi neredeyse kesin.

"Çok uzun zamandan beri okuduğum en iyi kitap. Zeki, eğlenceli ve gerilim dolu. Marslı, bir romandan isteyebileceğiniz her şeye sahip."
-Hugh Howey, Wool serisinin yazarı-

"Sürükleyici… Defoe'nun Robinson Crusoe'su sanki daha zeki biri tarafından yazılmış gibi."
-Larry Niven, Hugo, Nebula ve Locus ödüllü Halka Dünya romanının yazarı-

"Bu kitap tam da benim gibi okuyucuların seveceği türden."
-John Scalzi, Yaşlı Adamın Savaşı serisinin Hugo ve Locus ödüllü yazarı-

"Andy Weir'in yazdığı Marslı şimdiye kadar okuduğum en iyi bilimsel bilimkurgu romanı. Bu romanı -başka bir kitap hakkında hiç böyle bir şey söylemedim- edebi anlamda da elden bırakmak mümkün değil." 
-Dan Simmons, Hugo ödüllü Hyperion serisinin yazarı-

"Marslı aklımı başımdan aldı!"
-Ernest Cline, Başlat romanının yazarı-

"Aksiyon ve uzay macerasının kusursuz bir karışımı."
-Library Journal-
(Tanıtım Bülteninden)



    Bundan bir önceki kitap yorumum olan Labirent: Son İsyan kitap yorumunu okumak için buraya tıklayın.

    


    Marslı, okuduğum 6. kitap. böylelikle ilk beşi bitirmiş bulunmaktayım. 

    
    Marslı, harika bir kitaptı. Gerçekten harikaydı. Gerek karakterler, gerekse betimleme. Süper bir kitaptı. Ayrıca yazarın ilk kitabı olması diğer kitaplarındaki beklentilerimin çok yükselmesine neden oldu.  
    
    Ana karakterimiz Mark, Ares 3 uzay gemisinin mürettebatından birisidir. En düşük rütbeye sahiptir ve botanikten anlıyordur. Ares 3 görevinde mürettebat Mars'a gidecek ve bir aylık bir süre içinde görevlerini tamamlayıp Dünya'ya geri döneceklerdir. Her şey güzel gidiyordur. Mars'ta 6 sol geçirirler bile. (Sol = Mars günü) Fakat 6. solda ortaya çıkan şiddetli kum fırtınası tüm planlarını bozar. Acilen gemiye binip Dünya'ya geri dönmek zorunda kalırlar.
    
    Tam fırtınanın içinde gemiye doğru giderlerken iletişim anteni koparak botanikçimiz Mark'ın uzay kıyafetini deler ve Mark gözden kaybolur. Zaten yoğun bir sis vardır ve acilen gemiye bin
melidirler. Bir de Mark'ın yaşam göstergelerinin fırlaması üzerine onun öldüğünü düşünürler ve istemeden de olsa gemiye binerek gezegeni terk ederler. Fakat Mark ölmemiştir. Zaten ölse kitap devam edemez. Kanın pıhtılaşması gibi basit bir olay sayesinde Mark kurtulur. Fakat bir sorun vardır. Mark, Mars'ta yalnızdır.
    
    Ben o durumda olsam direk çöker bir yere ölümümü beklerim. Fakat Mark öyle yapmıyor. Direk yaşaması için planlar yapıyor. Normalde 6 kişilik ekibe bir ay yetecek kadar yemekleri var. Fakat şu an Mars'ta sadece bir kişi var. Yani bir aydan fazla bir süre yetecek kadar yemeği var ama yeterli değil. Çünkü bir sonraki uzay aracı Mars'a 4 yıl sonra gelecek. İletişim anteni koptuğundan Dünya ile iletişim de kuramıyor. Durum böyle olunca Mark'ın acilen besin, su ve oksijen üretmesi gerek. 
    
    Ben olsam 'nasıl yapacağım?' diye düşünürken çoktan ölmüştüm. Ama Mark, Mars'ta patates yetiştiriyor. Evet yanlış duymadınız. Patates. Hem de Mars'ta. Nasıl yapıyor derseniz. 
    
    Bir miktar insan gübresi, bir miktar Dünya toprağı ve bir miktar Mars toprağı. Bunları birleştirerek daha fazla toprak üretiyor çünkü elindeki toprak kendisine 4 yıl yetecek kadar fazla değil. Toprak yeteri kadar olunca da patatesleri ekiyor. Ve mutlu son. Bir süre sonra ilk mahsulünü alıyor bile. 
    
    Ardından su üretiyor. Bu iş hem büyük bir zeka hem de büyük bir yürek gerektiriyor ki ikisi de Mark'ta var.
   
     Fırtına gününden iki ay sonra Nasa, uydu görüntülerinden Mark'ın yaşadığını anlıyorlar. Bu dünyada büyük bir şok dalgası uyandırıyor. Herkes Mark'ı konuşuyor. Ama bundan Mark'ın hala haberi yok. 'Cenaze törenimi çoktan düzenlediler' diye düşünüyor. Fakat bir şekilde Mark'ta Dünyanın onun yaşadığını bildiğini öğreniyor.
   
    Dünya bir sonraki uzay aracının gelmesine kadar Mark'a yetsin diye yiyecek, su ve oksijen içerek bir roket fırlatıyor fakat bu roket havada patlayarak başarısız oluyor. Daha sonra Mark'ı Mars'ta bırakıp giden Ares 3 ekibi geri dönüyorlar. Bu oldukça tehlikeli çünkü Dünya'dan Mars'a gitmek yaklaşık 8 aylarını alıyor. Yani bunların yaklaşık 16 aylık yiyecek depoları var. Fakat bunlar tekrar Marsa gidip sonra Dünya'ya geri dönerlerse bu yiyecek ve diğer ihtiyaçların stoku Dünya'ya varamadan bitecektir. Fakat ekip bunu göz önüne alarak Nasa'dan izinsiz, Mars'a geri dönüyor. 
    
    Kitap baştan sona macera, aksiyon, bilim ve komedi içeriyordu. Yazar öyle yazmış ki acaba Nasa'da mı çalışıyor diye düşünmedim değil. Ki hala düşünüyorum. Fazla bir araştırma yapmadım ama çalışıyor olabilir. Eğer siz biliyorsanız yorumlara yazarsanız sevinirim. Ama bildiğim kadarıyla kendi web sitesinde yazdığı bir hikayeymiş. Hatta The Egg diye bir hikayesi daha varmış ama İngilizce okuyamadığımdan o hikayeyi okuyamıyorum. 
    
     Mark gerçekten acayip komik ve akıllı bir karakter. Bu nedenle bu karakteri acayip sevdim. Keşke amcam olsa dediğimi hatırlıyorum. Komik, çünkü Dünya ile iletişim kurduğunda tüm dünyanın onu dinlediğini, ne derse herkese paylaşılacağını bildiği halde küfürler edebiliyor. Akıllı, çünkü karşısına çıkan her engelde bir çıkış yolu bulmayı başarıyor. Bu kitap gerçekten iyi bir kitaptı. 2014'ün en iyi bilim kurgu kitabı olmayı gerçekten hak ediyor. Umarım yazar daha çok kitap yazar da biz de okuruz. 
   
     Evet arkadaşlar bugünlük bu kadardı. Bir sonraki yorumlayacağım kitap Açlık Oyunları serisinin ilk kitabı. Sonraki yorumumu paylaşana kadar kendinize iyi bakın. Hoşça kalın.



Bu kitaba harikalığından dolayı beş kupa veriyorum. Tamamen hak ediyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder